KABAĞA SOR!
İsmet Garibullah Efendi (k.s.) (*), bir gün berberde traş oluyormuş. O esnada bir beyoğlu, işlemeli koşumlar koşulmuş doru atıyla çıkagelmiş. Beyoğlu içeri girince, orada bulunanların hepsi ayağa kalkıp selamlamışlar. İsmet Efendi ise gelen gidenle alakasız bir halde gözleri kapalı oturuyormış. Zengin ve kibirli o beyoğlu, bir dervişin karşısında pervasızca oturuşundan son derece hiddetlenmiş. Yanına gelmiş. Eliyle tık tık diye alaylı bir şekilde kafasına vurup, berbere hitaben:
-Bu kabağı mı traş ediyorsun!, demiş.
O zamanlar, saçların ustura ile tıraş edilmesi adet olduğundan İsmet Garibullah Efendi’nin başı, henüz tıraştan çıkmış haliyle, tabiri caizse hakikaten kabak gibi parlamaktaymış.
Zavallı berber, Şeyh Efendi’yi tanıdığından kızarmış bozarmışsa da, sükut etmek mecburiyetinde kalmış. İsmet Efendi ise, bu yapılan hakaret karşısında hiç oralı olmamış.
O kibirli beyoğlu ise, hışımla geri dönüp atına binmek için zıplamış. Zıplamasıyla birlikte de, atın öbür tarafından tepesi üstü yere çakılması bir olmuş. Neye uğradığını şaşıran, o beyoğlu, korkudan yuvasından fırlayacakmış gibi irileşmiş gözleriyle bakıp bağırmış:
–Aman berber. Ne oluyor?
Berber eliyle İsmet Efendi’yi işaret edip cevaplamış:
–Kabağa sorun, kabağa!…
Hâdiseye şahit olanlar, Şeyh Efendi (K.S.) Hazretleri’nden Beyoğlu’nu affetmesini talep etmişler. Bunun üzerine Şeyh İsmet Efendi (k.s.) Hazretleri sükûnet ve vakarla onlara şu ibretlik cevabı vermiş:
-Bunu ben yapmış değilim. Ama bu kabağın bir sahibi var! Bu hareket galiba onun pek hoşuna gitmedi!…

(*) Sultan Abdülmecid zamanında yaşamış olup “Büyük Şeyh” diye de bilinir. Nakşibendi yoluna mensup olup, Sultan Abdülmecid Hazretleri, kendisine intisaplı idi.
(Kaynaklar:-https://www.evliyalar.net/,
-https://www.ismailaga.org.tr/buyuk-seyh-efendi-mevlana-mustafa-ismet-garibullah-kuddise-sirruhu-hazretleri)