MURAT 124’ÜN HAVASI

    Cerrahi Tarikatı Büyüklerinden Şeyh Mustafa Özcan Hazretleri bir hatırasını şöyle anlatıyor;

    Özcan Efendi’nin henüz ilk dervişliğe yeni adım attığı zamanlar olup yıl 1985 yılıdır. Gençliğinin kanının kaynadığı, İslam’dan, Kur’an’dan pek bir haberi olmadığı zamanlardır. İstanbul’da Safer Efendi’ye intisap etmiştir ama, kendisi Balıkesir Susurluk’ta oturduğundan biraz rahat davranmaktadır.

   Onun hesabına göre Şeyh nasıl olsa İstanbul’dadır, onun ne yaptığını, ne işlediğini görmesi mümkün değildir. İstanbul’a ziyarete gittiğinde, Şeyhine saygı ve edeple bir derviş gibi davranır ama, memleketinde istediğini yapabileceğini zanneder.

   Susurluk’ta o zamanlar 3-5 tane otomobil vardır. Özcan Efendi bir gün sahip olduğu motorsikleti satar üzerine de bir 56 ekran televizyon verip bir tane ikinci el Murat 124 marka otomobil alır. Bu otomobiliyle de, havalı havalı Susurluk sokaklarında caka satmaya başlar.

    Böyle arabasıyla dolaşırken, bir gün bir kadın onu durdurarak kendisini arabasıyla gezdirmesini ister. O gençlik hevesiyle içini bin bir türlü günah düşünceleri sarıverir. O kadına başka bir zaman gezdirebileceğini söyleyerek oradan ayrılır.

    O gün, akşam ve yatsı namazlarında bile o kadın ile ilgili düşünceler kafasını meşgul eder. O gece yatağına yattığında bir rüya görür. Rüyasında yine gündüz gördüğü kadını görür. Tam ona elini uzatıp bir şey yapmak isterken, aniden suratına şiddetli bir tokat iner. Sadece tokat atan eli görmüş olup tokadı kimin attığını anlayamamıştır.

    Bu tokat üzerine uykudan dehşetle uyanır. Öyle ki yüzünün tokat inen kısmı hala yanmaktadır.

    Bu hadiseden bir iki gün sonra, İstanbul’a Safer Efendi’yi ziyarete gider. Safer Efendi yanına gelen dervişlerine bir rüyası olup olmadığını sormaktadır. Sıra Özcan Efendi’ye gelince ona da anlatacağı bir rüyası olup olmadığını sorar. Özcan Efendi de, bu tokat rüyasını anlatmak istemediğinden, onu gizler ve rüyası olmadığını söyler.

    Bunun üzerine Safer Efendi ona;

    -Evliya tokadı şefkat tokadıdır, alınmamak lazım… değil mi?, diye buyurur.

(Kayn.:youtube.com/09Mu9alGqYw)