“Bana göre âfiyette olup şükretmem, imtihan edilip sabretmemden daha makbûldür.”
HAZRETİ EBUBEKİR (R.A.)–(Kayn.:Altınoluk/252.sayı)
“Nimeti küçümseyip kıymetini bilmemek kadar, nimetin elden çabuk çıkıp gitmesine sebep olan başka bir şey yoktur.”
HAZRETİ ÖMER (R.A)–(Kayn.:İsl.Büyüklerinden Latifeler)
“Allahü teâlâ şükür kapısını açıp, artırma kapısını kapamaz, duâ kapısını açıp duâları kabûl etme kapısını kapamaz, tövbe kapısını açıp mağfiret kapısını kapamaz.”
HAZRETİ ALİ (K.V.)–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Nimetlere şükreden, onun elden çıkacağından korkmasın. Nimete şükredenlere, onu arttıracağını Allahü teâlâ bildirdi. Nimete küfredenlerin elinden o nimet alınır. Nimetin kıymetini bilmemek, onun elden çıkmasına sebeptir. Şükür ise, onu devamlı kılar ve arttırır.”
HAZRETİ ALİ (K.V.)–(Kayn.:İslam Alimleri Ans.)
“Dünyada yediğin meyve üstünde söylediğin “Elhamdü lillâh” kelimesi, Cennet meyvesi olarak tecessüm ettirilip sana takdim edilir. Burada meyve yersin, orada “Elhamdü lillâh” yersin.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Sözler)
“Kulluğun en güzeli, kulun Allahü teâlânın verdiği nîmetler karşısında, şükürden âciz olduğunu bilmesidir.”
ABDULLAH HARRÂZ–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Sem’ (işitme), basar (görme), hava, su gibi umumî nimetler daha ehemmiyetli, daha kıymetli olduklarına nazaran, hususî, şahsî nimetlerden kat kat fazla şükre istihkak ve liyakatleri vardır. Binaenaleyh, o gibi umumî nimetlere karşı nankörlük edip şükran etmemek, en büyük küfran-ı nimet sayılır.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Mesnevi-i Nuriye)
“Şükürde bir zahmet yoktur. Bilâkis, nimetin lezzetini arttırır. Çünkü şükür, nimette in’âmı görmek demektir. İn’âmı görmek, nimetin zevalinden hasıl olan elemi def eder. Zira, nimet zâil olduğundan, Mün’im-i Hakikî onun yerini boş bırakmaz, misliyle doldurur ve teceddüdünden lezzet alırsın.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Mesnevi-i Nuriye)
“Nasıl şükür nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de, şekvâ musibeti ziyadeleştirir. Hem merhamete liyakati selb (ortadan kaldırma) eder.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Lem’alar)
“Şükrün mikyâsı (ölçüsü) kanaattir ve iktisattır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram-helâl demeyip rast geleni yemektir.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Mektubat)
“Bütün nimetlere ve meyvelere zâtları için muhabbet edilse, yalnız maddî lezzetleriyle gafilâne telezzüz etse, o muhabbet nefsanîdir. O lezzetler de geçici ve elemlidir. Eğer Cenâb-ı Hakkın iltifâtât-ı rahmeti ve ihsânâtının meyveleri cihetiyle sevse ve o ihsan ve iltifâtâtın derece-i lütuflarını takdir etmek suretinde kemâl-i iştiha ile lezzet alsa, hem mânevî bir şükür, hem elemsiz bir lezzettir.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Sözler)
“Mal bir nimettir. Çünkü, dünyada ve ahirette mü’minin rahat etmesine sebep oluyor. O halde, namaz, hac, ve oruç beden nimetinin şükrü olduğu gibi, zekat da, mal nimetinin şükrüdür.”
İMAM-I GAZALİ–(Kayn.:Kimya-yı Saadet)
Ebu’l-Kasım Hâkim hazretlerine; “Kulun son nefeste îmânının gitmesine sebep olan günah hangisidir?” diye sorulduğunda; “İmanın gitmesine sebep şu üç şeydir:
1- Müslüman olmak nimetine şükrü terketmek.
2- İmanının gitmesinden korkmamak.
3- Müminlere zulmetmek” diye buyurdu.
(Kayn.:İslam Alimleri Ans.)
“Allahü teâlânın verdiği nimeti, Onun sevdiği yerde harcamak şükür, sevmediği yerde kullanmak ise küfrân-ı nimettir.”
İMAM-I GAZALİ–(Kayn.:Kimya-yı Saadet)
“Hastaya durumu sorulduğunda, hâlini önce hayırla, hamd ve şükürle söyleyip sonra derdini anlatırsa, halinden şikâyet etmiş sayılmaz. O, hastalığa sabır edenlerdendir, şikâyet edenlerden değildir.”
İBRÂHİM NEHÂΖ(Kayn.:İslam Alimleri Ans.)
“Şükür nimetin kösteğidir.”
MUHAMMED DİYAUDDİN (HAZRET)–(Kayn.:Yar ile Bayram)
“Sizler başınıza bir sıkıntı bir dert geldiğine; “Ya Rabbi sana şükürler olsun” demeyin. Bu o verdiği sıkıntı için Allah-ü Teâlâ’ya teşekkür etmek olur ki devamını da isterim manasına gelir. Verdiği bolluk ferahlık gibi durumlarda şükredin çünkü siz şükrettikçe Mevla arttırır.”
ABDULLAH GÜRBÜZ (ABDULLAH BABA)–(Kayn.:abdullahbaba.com)
“Şükür, nimeti değil, nimet sahibini görmektir.”
ŞİBLΖ(Kayn.:Kimya-yı Saadet)
“Bir kimse bir nîmete kavuşur da bunun şükrünü yapmazsa, o nîmet elinden gider de, o kimsenin haberi bile olmaz.”
SIRRÎ-Yİ SEKATΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Bir kimsenin başına musîbet gelirse, şükretmesi gerekir. Sabır ile şükür, insanın kemâlinin alâmetidir. Îmân iki parçadır. Yarısı sabır, yarısı şükürdür.”
SAFİYYÜDDÎN ERDEBİLΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Nîmetlere şükretmeyen, elden çıkmalarına çalışmış olur. Nîmetlere şükreden, onları en kuvvetli bağlarla bağlamış olur.”
İBN-İ ATÂULLAH–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Şükür; Allahü teâlâdan nîmetler ve ihsânlar geldiği zaman şükrettiğin gibi, dert ve belâ hâlinde de öylece şükretmektir.”
EBÛ BEKR BİN SA’DÂN–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Şükür, Allahü teâlânın lütuf ve ihsânını, rahmetini görmektir. Bütün nîmetlerin, O’ndan geldiğini anlamaktır.”
ALÂÜDDEVLE SEMNÂNΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Şükrün esası, nîmetin sâhibini bilmek, bunu kalp ile îtirâf etmek ve dille söylemektir.”
ABDÜLKÂDİR GEYLÂNΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Allahü teâlâya şükre sebep olan dünyalık insana zarar vermez.”
ABDULLAH BİN ZEYD–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
