“Siz ibadetlerin en faziletlisini bilmiyorsunuz. O, tevazudur.”
HAZRETİ ÂİŞE (R.A.)–(Kayn.:Kimya-yı Saadet)
“Her kimde bulunursa bulunsun, tevâzu güzeldir, ama zenginlerde bulunursa çok daha güzel olur. Her kimde bulunursa bulunsun, kibir çirkindir. Ama, fakirlerde bulunursa çok daha çirkin olur.”
YAHY BİN MUÂZ-I RÂZΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Salih kişilere karşı tevazu gösterirsen, Allah (CC)’a karşı mütevazı olursun. Yüce Allah (CC), zatına karşı mütevazı olan bir kimseyi yükseltir.”
ŞEYH MUHAMMED OSMAN SİRACEDDİN (ES-SANÎ)–(Kayn.:siraceddin.com)
“Bazan tevazu, küfrân-ı nimeti istilzam ediyor; belki küfrân-ı nimet olur. Bazan da tahdis-i nimet, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yegânesi—ki ne küfrân-ı nimet çıksın, ne de iftihar olsun—meziyet ve kemâlâtları ikrar edip, fakat temellük etmeyerek, Mün’im-i Hakikînin eser-i in’âmı olarak göstermektir.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Barla Lahikası)
“Tevazu, nasıl ki ahlâk-ı seyyieden olan tezellülden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memdûhadır.Ve vakar, nasıl ki kötü hasletlerden olan tekebbürden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memdûhadır. Öyle de, ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizam-ı hikmet-i İlâhiyenin medarlarından olan iktisat ise sefillik ve bahillik ve tamahkârlık ve hırsın bir halitası (karışımı) olan hısset ile hiç münasebeti yok. Yalnız sureten bir benzeyiş var.”
BEDİÜZZAMAN SAÎD NURSİ–(Kayn.:RNK/Lem’alar)
“İnsanların en aşağısı, zengine zengin olduğu için, kıymet verip, onun karşısında zelîl olan kimsedir, insanların en kıymetlisi de, fakîrlere hürmet edip tevâzu gösteren zenginlerdir.”
EBÛ ABDULLAH MAĞRİBΖ(Kayn.:İslam Alimleri Ans.)
“Önceden tasavvufa, kusur işlemeyen, hatası olmayan, güzel ibadet eden insanlar girerdi. Onun için de, amellerinin güzel olması, nefis yapmalarına sebep olabiliyordu. Bu yüzden de, pek çok zorluktan sonra manevi olgunluğa ulaşabiliyorlardı. Bu zamanın insanı ise, günahkar olduğunu biliyor, nefsini de beğenmiyor, ‘ben zaten kötü adamım’ diyor. Allah böyle insanı çok seviyor. Onun için bu devrin insanı, istese maksadına daha çabuk ulaşabilir.”
GAVS-I SANİ–(Kayn.:Yar ile Bayram)
“Mürid kalbiyle Allah Allah demeyi öğrendikten sonra artık kalbi onun bekçisidir. Daima Allah ile beraberdir. Bu beraberlik ile kişide Allah’a karşı huşu ve tevazu olur. Allah’ın gözetiminde olduğunun şuuruna varır. Bilir ki Allah onu görüyor. Böylece kişi günahlara yanaşmaz ve onun kalbi dünyaya dalmaz.”
MUHAMMED HAZNEVİ–(Kayn.:haznevi.net)
“Evliyaullahın sözleri sırf hakikattir. Bu yola meyledip girenler kendi nefislerini Firavun’dan yüz derece daha aşağı görmezlerse bu yolun gerçek ehli olamazlar.”
BEHÂEDDÎN BUHÂRÎ (Şâh-ı Nakşibend)–(Kayn.:Makamat-ı Nakşibendiyye)
“Allah (c.c)’a yemin ederim ki; annem beni doğurduktan bugüne kadar, Allah katında makbul ve muteber olup hesabı sorulmayacak bir tek hayır işlediğime inanmıyorum.”
MEVLANA HALİD-İ BAĞDADΖ(Kayn.:Mektubat-ı Mevl. Halid)
“Tevazu, evden çıktığın zaman gördüğün herkesi kendinden üstün bilmektir”
HASAN-I BASRΖ(Kayn.:Kimya-yı Saadet)
“Sâlih kimselerden olmadığım hâlde, sâlihleri severim. Kötü kimselerden daha aşağı olduğum halde, kötüleri sevmem.”
ABDULLAH BİN MÜBÂREK–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Tevâzu, kimden olursa olsun, hakkı kabûl etmektir. İsterse çocuk ve en cahil kimseler olsun…”
FUDAYL BİN İYÂD–(Kayn.:Kimya-yı Saadet)
“Zenginlerle sohbet ederken azîz, fakirlerle sohbet ederken alçak gönüllü ol. Zenginlere karşı izzetli davranman tevâzu, fakirlere karşı alçak gönüllü olman şereftir.”
EBÛ OSMAN HÎRΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Yükselen ancak tevâzû ile yükselir, alçalan da ancak kibirle alçalır.”
EBÛ ALİ RODBÂRΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Ömrü uzadığında iyi amelinin artması, ihtiyâcı çoğaldığında cömertliğinin artması, ilmi arttıkça tevâzûunun artması, evliyânın alâmetlerindendir.”
EBÛ ABDULLAH EL-KUREŞÎ–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Başkasına el açıp bir şey isteyen, bizim talebemiz değildir. Ona dünyâda da âhirette de şefâat etmeyiz ve ondan uzak dururuz. Biz, talebelerimize dâimâ vermeyi, ihsân ve ikrâmlarda bulunmayı, herkese karşı tevâzu üzere bulunmayı, tatlı sözlü, güler yüzlü olmayı tavsiye ediyoruz. El açıp istemek bizim yolumuzda yoktur.”
MEVLANA CELALEDDİN-İ RÛMΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Bir kimsenin, Allahü teâlâya olan muhabbetinin hakîkî olup olmadığının alâmeti; kendisinde deniz misâli cömertlik, güneş misâli şefkat ve toprak misâli tevâzu gibi üç hasletin bulunmasıdır.”
BÂYEZÎD-İ BİSTÂMΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Aklın âfeti, devamlı ve lüzumsuz çekişme yapmasıdır. Îmânın âfeti, inkârdır. Amelin âfeti, tembelliktir. İlmin âfeti, iddiâ sâhibi olmaktır. Sevginin âfeti, şehvet yolunu tutmasıdır. Tevâzûnun âfeti, tahkîr olunacak derecede kendini aşağı tutmaktır. Sabrın âfeti, Allahü teâlâdan başkasına şikâyette bulunmaktır. Zenginliğin âfeti, hırsdır. Azizliğin, büyüklüğün âfeti, böbürlenmektir. Cömertliğin âfeti, israftır. Arkadaşlığın âfeti kavgadır. Anlayışın âfeti, münâkaşadır. Allahü teâlâya duâ etmenin âfeti, baş olmaya meyilli olmaktır. Zulmün âfeti, yayılmasıdır. Adâletin âfeti, intikam hâlini almasıdır. Hürriyetin âfeti, sınırları aşmaktır.”
ALİ HAVVÂS BERLİSΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, başkasına fayda vermekde meyvalı ağaç gibi, cömertlikde akan nehir gibi, ihsân ve iyilik yapmakda deniz gibi, mâlâyâni, faydasız şeyleri konuşmamakda, sükût ve susmakda cansız varlıklar gibi, ayıpları örtmekte karanlık gece gibi olmaya çalış!”
AHMED SİYÂHΖ(Kayn.:Evliyalar Ans.)
“Sıddîkiye yolundaki kişiler dünyâ zengini olanlara karşı muhtâc olmadıklarını göstermek için, vakarlı davranarak, muhtâc olmadıklarını göstermelidirler. Buna karşılık, kendilerine muhtâc olan ihtiyaç sâhiplerine karşı mütevâzî davranıp kendisini onlardan aşağı göstermelidir.”
ABDURRAHMÂN TÂĞÎ (Tâhî)–(Kayn.:Evliyalar Ans.)
